İnsan, doğduğu anda yalnızlığa bırakılmış bir misafirdir.
Bir anne kucağında başlar hikâyesi, ama o kucak bile sonsuza dek değildir.
Büyürken öğreniriz: Her adım biraz daha uzaklaştırır bizi birilerinden.
Kelimeler çoğalır ama anlam azalır.
Yüzler artar ama gözler birbirine değmez olur.
Ve gün gelir, kalabalıkların ortasında bile, kendi iç sesimizin yankısından başka bir şey duyamayız.
Hayat…
Ne kadar da büyük bir kelime, değil mi?
Ama çoğu zaman o büyüklüğün altında eziliriz.
Çünkü yaşamak, sadece nefes almak değildir; bazen nefes almak bile acıtır.
Bir şeyler eksik kalır hep.
İçimizde doldurulamayan boşluklar, unutulmak istemeyen hatıralar,
ve “neden buradayım” sorusuna verilen bin cevapsızlık..
Belki de hayat, sadece sabretmeyi öğrenmektir.
Sabretmeyi…
Yalnız kalmayı…
Ve her sabah, anlamını bilmeden yine de uyanmayı.
ns216.73.216.13da2


